Aydınlı Apt. No:36, Kat:2, Daire:4
Konak / Alsancak | İZMİR
Telefonla İrtibata Geçebilirsiniz
turan@uckunlaboratuvari.com
*Cumartesi günleri 15:00'e kadar açığız
İnsan sağlığında günümüzde ulaşılan nokta, artık yalnızca hastaları bireysel anlamda iyileştirmek değil, aynı zamanda tüm toplumu etkileyen kitlesel sağlık sorunlarına çok yönlü çözümler üretmek ve bunlarla mücadelede daha bilinçli toplumlar yaratmaktır. İnsanlığın en önemli hedeflerinden biri, yaşamı uzatmak ve yaşam kalitesini arttırmaktır. İnsan yaşamı uzadıkça, yaşlılığa ait sorunlar önem kazanmakta ve toplumları hem sosyal hem de ekonomik yönden olumsuz etkilemektedir. Yakın zaman öncesine kadar belki adını bile duymadığınız Alzheimer hastalığı, yakın gelecekte tüm dünyada insan sağlığını en çok tehdit edecek problemlerden biri olarak kabul ediliyor. Alzheimer hastalığı, yaşlılarda kalp hastalıkları, kanser ve inmeden (felç) sonra en sık karşılaşılan 4. hastalıktır. En yüksek maliyetli hastalıklar sıralamasında ise, kalp hastalığı ve kanserden sonra 3. sıradadır.
1. Günlük yaşam işlevlerini etkileyen bellek kaybı
2. Günlük yaşam işlevlerini yapmada güçlük
3. Kelime bulmada güçlük
4. Zaman ve mekan karmaşası
5. Yargı ve karar vermede güçlük
6. Pratik düşünme becerisinde güçlük
7. Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma
8. Ruh hali ya da davranışlarda değişim
9. Kişilik değişimleri
10.Sorumluluktan kaçınma
Hepimiz bazen anahtarımızı koyduğumuz yeri hatırlamayabilir, iki saat önce tanıştığımız bir kişinin ismini ya da arkadaşımıza verdiğimiz randevuyu unutabilir ya da adres ararken yolumuzu şaşırabiliriz. Yoğun çalışma temposu, stres, alkol gibi çeşitli faktörlerin bu tür küçük unutkanlıklara yol açması normaldir ve bunlar günlük yaşamımızı hiçbir zaman ciddi biçimde etkilemeyen unutkanlıklardır. Belleğimizi biraz zorladığımızda ya da dikkatimizi topladığımızda unuttuklarımız çoğu kez kısa süre sonra aklımıza geliverir. Yaşlandıkça bu tür unutkanlıkların biraz daha artması normal kabul edilebilir. Ancak günlük yaşamı etkileyecek boyutlara varan, ilerleyici ve ciddi unutkanlık, yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul edilmemelidir. Halk arasında genellikle “bunama” olarak adlandırılan bu durum, Alzheimer hastalığının bir habercisi olabilir.
Başta unutkanlık olmak üzere, çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara neden olan Alzheimer hastalığında, beynin belirli bölgelerinde birtakım proteinlerin birikmesi, sinir uçlarının hasara uğramasına ve dolayısıyla beynimizdeki sinirler arasında bilgi taşınmasını sağlayan bazı kimyasal maddelerin miktarının azalmasına neden olur. Yani kısaca beyinin iletişim ağı bozulur.
Alzheimer hastalığının nedeni bugün için tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı genetik çalışmalar yardımıyla yakın gelecekte bu sorunun cevabının bulunacağı tahmin edilmektedir. Nitekim son zamanlarda insan genetik haritasının çözülmesi, yakında alzheimer’in engelleneceğinin müjdecisi olmuştur.
Alzheimer hastalığı yavaş ilerleyen, ancak zaman içinde günlük yaşamı etkileyerek hastayı geri dönüşsüz bir şekilde bakıma muhtaç bırakan bir hastalıktır. Genellikle ilk belirtiler fark edildikten sonra ortalama 5-10 yıl içinde zihinsel ve bedensel fonksiyonlar ağır biçimde bozularak hastayı yatağa düşürür. Hastalık, hafif ve gözden kaçabilecek belirtilerle sinsi bir şekilde başlar.
Özellikle yakın geçmişteki olayları, insan isimlerini, telefon numaralarını unutma, günleri, ayları, yılları hatırlayamama gibi belirtiler ortaya çıkar. Hasta, işine ve çevresine karşı ilgisini yitirebilir, konuşurken bazı kelimeleri bulmakta güçlük çeker veya yolunu şaşırabilir. Ancak hastaların çoğu, bu durumunu kabullenmek istemez. Orta evrelerde, hastanın unutkanlığı daha da belirginleşir. Örneğin aile üyelerinin isimlerini bile unutabilir. Kişileri tanımamaya, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardıma gereksinim duymaya, para hesabı yapamamaya başlar. Öte yandan ruhsal bozukluklar da ortaya çıkabilir. Çok çabuk ağlayabilir, sinirlenebilir, uyku düzeni bozulur, amaçsız şekilde dolaşır, garip hayaller görebilir. Hatta depresyona girme sıklığı da az değildir. İleri evrelerde ise, hasta artık neredeyse tamamen bakıma muhtaç duruma gelir. Aile üyelerini tanıyamaz, kendi başına yemek yiyemez, yıkanamaz, yürüyemez, idrarını ve dışkısını tutamaz. Ayrıca ciddi davranış bozuklukları baş gösterebilir.
Dr. Alois Alzheimer’in yaklaşık yüz yıl önce bu hastalığı ilk kez tanımlamasından bu yana, teknoloji ve tıp alanlarındaki gelişmeler sayesinde artık beyin hastalıkları ve tedavileri hakkında çok daha fazla bilgiye sahibiz. Özellikle son on yılda yapılan sinir sistemi ile ilgili bilimsel çalışmalar, eskiden hiçbir tedavisi olmayan beyin hastalıklarının üstesinden gelebilmek için birçok umut verici ilacın geliştirilmesini sağladı.
Gerek üniversiteler ve araştırma enstitüleri gerekse ilaç endüstrisi tarafından yürütülen araştırmalar, tedavide her geçen gün biraz daha ilerleme sağlıyor. Bugün için Alzheimer hastalığını tamamen ortadan kaldıracak herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamakta, ancak son yıllarda geliştirilen bazı yeni ilaçlarla hastalığın belirtilerini kısmen gidermek ve ilerlemesini bir ölçüde yavaşlatmak artık olası. Bunun yanı sıra, Alzheimer hastalığına eşlik eden depresyon, uyku bozukluğu ya da huzursuzluk gibi çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisi için de, etkileri kanıtlanmış çok sayıda güvenilir ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçlar, hem hastaların hem de onların bakımını üstlenmiş olan yakınlarının yükünü hafifleterek, yaşam kalitelerini artırmaktadır. Alzheimer hastaları için uygun ilaç tedavisi hekim tarafından belirlenmelidir ve bu tedavilerin her hastadaki etkisi birbirinden farklı olabilmektedir.
Alzheimer hastalarının en az ilaç tedavisi kadar sevgiye, anlayışa ve özenli bir bakıma da gereksinimleri vardır. Çünkü Alzheimer hastaları, zaman içinde tıpkı küçük çocuklar gibi, yardımsız yaşayamayacak duruma gelirler. Hastalık ilerledikçe çatal bıçağı düzgün kullanamaz, kendi başına giyinemez, dışarıda yollarını bulamazlar ya da yemeği ocakta unutup yakabilirler. Alzheimer hastaları gitgide daha huzursuz, saldırgan, içine kapanık, depresif ya da çevresine ilgisiz olabilir. Kendi sakladığı eşyalarını bulamayınca, yakınlarını hırsızlıkla suçlayabilir. Arkadaşların, komşuların yanında yakınlarını mahcup edebilir. Alzheimer hastalığı, bakımı üstlenen hasta yakınları ve aile için gerek sosyal gerekse ekonomik açıdan ciddi bir yük oluşturur. Hasta yakınları, sosyal ilişkilerini ve işini yeniden düzenlemek zorunda kalabilir. Yapılan araştırmalar, Alzheimer hastasının bakımını üstlenen kadınlarda depresyon görülme oranının %47 olduğunu ortaya koymuştur. Alzheimer hastaları parayı kullanma konusunda da ciddi sorunlar yaşabildiğinden, tek başına banka işlemleri yapması, çek kullanması ya da büyük paralarla yalnız alışveriş yapması kısıtlanmalıdır.
Alzherimer Hastalığı hakkında ücretsiz bilgi almak isteyenler için bir ücretsiz telefon hattı bulunuyor: 0 800 211 80 24
Günün 24 saati ulaşabilirsiniz. Kendinizde ya da bir yakınınızda Alzheimer hastalığından şüpheleniyorsanız, birkaç dakikanızı ayırmanızda fayda var.
Online Eğitimler