Aydınlı Apt. No:36, Kat:2, Daire:4
Konak / Alsancak | İZMİR
Telefonla İrtibata Geçebilirsiniz
turan@uckunlaboratuvari.com
*Cumartesi günleri 15:00'e kadar açığız
1960 yıllarında keşfedilen Korona virüsler, insanlar dahil tüm memelilerin solunum yollarını etkileyen virüs türleridir.
2019 senesinin Aralık ayı ortalarında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyanın korkulu rüyası olan “2019-nCoV” virüs enfeksiyonu, 19 Şubat 2020 tarihine kadar yalnız Çin’de 75.000 kişiden fazla insanda görülmüş ve 2020 kişinin de ölümüne neden olmuştu. Virüs, Çin’den önce 25 ülkeye, sonra tüm dünyaya yayılmış ve halen de tüm dünyada olağanüstü sayılarda ölümlere neden olmaktadır.
Korona virüslerin bazı tipleri daha önce de değişik salgınlara neden olmuşlar ancak bu kadar tehlikeli olmamışlardı.Örneğin;
SARS (Severe Acute Respiratory Syndrone = Şiddetli Akut Solunum Sendromu), insanları etkileyen “SARS-CoV” virüsünün neden olduğu bir solunum yolu sendromuydu. Hong Kong’da 2002 yılında başlayan salgın, 2003 yılında 37 ülkeye yayılmış, 8 ayda dünya çapında 8422 kişide görülmüş ve 916 ölüme neden olmuştu. W.H.O. (Dünya Sağlık Örgütü) ölüm oranını %10,9 olarak açıklamıştı.
MERS (Middle East Respiratory Syndrome = Orta Doğu Solunum Sendromu) de “MERS-CoV” virüsünün etken olduğu bir enfeksiyon olarak ilk kez 2012 yılında Ürdün’de görülmüş, dünyaya orta-doğu ülkelerinden yayılmıştı. W.H.O.’ın verilerine göre de; hastalığa yakalanan 2.494 kişiden 858’i ölmüştü (%2,9).
Her iki virüsün ilk kaynağının yarasalar olduğu, ancak SARS’ın, insanlara kedilerden, MERS’in ise develerden bulaştığı saptanmıştı.
Bazı bilim adamlarına göre; Çin’in 11 milyon nüfuslu Wuhan kentindeki Huanan deniz ürünleri pazarından kaynaklandığı ileri sürülen “2019-nCoV” virüsünün neden olduğu salgının, insanlara balıklardan geçtiği ve genetik yapısının değişerek, korona virüsünün insanlardan insanlara bulaşır duruma geldiği öngörülmektedir.
Diğer bazı bilim adamlarına göre de; ilerideki günlerde biyolojik silah olarak kullanılması amacıyla, laboratuvarda genleri değiştirilen virüsün, kaza ile laboratuvardan dışarı çıktığıdır.
Korona Virüs, çoğunlukla hasta ya da taşıgan kişilerin öksürme ve aksırması ile havada asılı kalan ve CANLI HÜCRE TAŞIYAN DAMLACIKLARIN solunması, gözle teması ya da hasta kişilerin salgılarının bulaştığı yüzeylere temasla bulaşmaktadır.
W.H.O.’na göre hastalığın kuluçka süresi (enfeksiyon etkeninin konakçıya girdikten sonra, hastalık belirtisinin ortaya çıkması için geçen süre) 14 gündür. Ancak, tüm dünyadaki veriler; kuluçka süresinin 28 güne kadar uzayabileceğini ve bazı insanların, semptomlar (belirtiler) olmadan da hastalığı bulaştırdıklarını göstermektedir.
Canlı hücre tarafından taşınmayan virüs, ortamda 10 dakikadan fazla yaşayamaz.
Virüs, çoğunlukla, sigara içen, tansiyon, şeker, AIDS, ve kronik hastalıkları olan, ya da 50 yaş üstündeki sıhhatli fakat bağışıklık sistemi zayıf olan kişileri daha çok etkilemekteydi. Ancak, son 1,5 seneden bu yana, maske-mesafe-hijyen kurallarına uymadıkları ve aşı da olmadıkları için çocukların ve özellikle gençlerin ve 20-50 yaş arasındaki kişilerin de enfeksiyonu aldıkları ve bu yaştakilerin bazılarının da öldükleri rapor edilmektedir.
İstatistikler; erkeklerin COVİD-19’a yakalanma ve de ölüm oranlarının, kadınlardan daha fazla olduğunu göstermiştir.
Bulaş olan kişilerde, önce hafif bir ateş, sıklıkla ve devam eden kuru öksürük, burun akıntısı ve halsizlik olur. Daha sonra bazılarında kas ağrıları gelişir, iştahsızlık olur ve hastalık, solunum yolu enfeksiyonu olarak seyreder. İlerleyen korona vakalarında, 8-10 gün içinde akciğerlere yerleşen virüs, akciğer ödemi ve solunum yetersizliğine neden olur.
W.H.O.’nın “2019-nCoV” salgınının ne kadar ölümcül olduğuna ilişkin raporuna göre;
Hastaların %81’inde hafif grip semptomlar vardır ve herhangi bir tedavi görmeden iyileşir.
%14’ünde nefes darlığı gibi şiddetli semptomlar ve 38 derece civarında ateş görülmekte ve
%5’inde de şiddetli solunum yetmezliği ile kritik evre oluşmaktadır.
Korona epidemisinin ülkemizde ve tüm dünyada artan sayıda ölümlere yol açarak devam etmesinin nedeni; kişilerin Korona’dan korunma kurallarına gereken duyarlılığı göstermemesi ve maalesef mutlaka olunması gereken yeterli doz aşıyı yaptırmamasıdır!
Sağlık Bakanlığı’nın hemen her gün yaptığı açıklamalar dikkate alınırsa; Türkiye’de gerek vaka, gerek hasta ve gerekse ölüm sayılarının gün geçtikçe arttığı görülmektedir.
Yeterli önlemler alınmadan okulların, A.V.M.’lerin, sinema, kafeterya, lokanta v.b. kapalı mekanların topluma açılması, bu mekanlarda çalışanların ve görevlilerin aşı olup olmadıklarının, virüsü taşıyıp taşımadıklarının kontrol edilmemesi, Türkiye’ye gelen turistlerden virüsü taşımadıklarına ilişkin 2 gün öncesinde yapılan CORONA P.C.R testi raporunun veya en az 28 gün öncesinde en az 2 aşı olduklarına ilişkin raporların istenmemesi (ki bu dünyanın tüm ülkelerinde, sınırlarından içeri giren kendi vatandaşları dahil tüm kişilerden istenen olmazsa olmazlardır), sınırlarımızdan kontrolsüz ve kaçak olarak giren sığınmacı ve göçmen sayısının yüzbinlerce kişiye ulaşması, Türkiye’mizde Corona salgınının daha uzun süreler devam edeceği gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Hastalığın, tedavisi amacıyla korona virüs için kesin etki sağlayan bir ilaç henüz bulunamamıştır.
Ancak, ülkemizdekiler dahil, birçok ülkenin bilim adamları hastalığı önleyici aşı çalışmalarını başarıyla yürütmüş ve değişik yapılarda, değişik isimler altında aşı üretmişlerdir. (Bknz: Pfizer-BioNTech ve Moderna’nın mRNA Aşıları , COVID Aşıları – SinoVac Aşısı İle İlgili Merak Edilenler)
Bu ölümcül virüsten korunma amacıyla neler yapabiliriz?
Genel temizlik en önemli kural olup;
Virüsleri İNAKTİF (etkisiz) hale getirmek için temizlik amacıyla aşağıdaki karışımları DEZENFEKTAN OLARAK kullanabilirsiniz.
Bu sorunun kesin ve net bir yanıtını hiçbir ülke maalesef veremiyor!
Corona epidemisinin ilk başladığı zamanlarda, “yaz gelince salgın biter” deniyordu. Ancak salgının başladığı günden bu güne 2 yaz mevsimi yaşandığı, hava sıcaklıkları 27 – 40 dereceler arasında olduğu halde salgın, tedbirsizlik ve vurdum-duymazlık nedeniyle tüm hızıyla devam etti.
Eğer korunma kurallarına harfiyen uyar ve yeterli dozda aşılarımızı olursak, virüsün etkisini azaltacak mutasyonel bir değişiklik olabilir ve epidemi yavaşlayabilir.
Ancak gene maalesef diyeceğim; gerekli önlemler alınmazsa, virüs her mutasyona uğradığında daha hızlı bulaşıcılık gösterir ve daha fazla pikler (dalgalanmalar) yaparak daha fazla ölümlere neden olur.
Aşı bulunmasına rağmen yayılma 2., 3., 4. dalgalar şeklinde sürüyor. Eğer yukarıda söz ettiğim kesin önlemler alınmazsa, yayılma 5.,6.,…….dalgalar halinde uzun süre devam edecektir. Bu nedenle her zaman maksimum dikkat ve tedbirde fayda var.