Uçkun Tıp Laboratuvarı

Tahlilleriniz için İzmir'deki Güvenilir Adresiniz

Alsancak, Talatpaşa Bulvarı

Aydınlı Apt. No:36, Kat:2, Daire:4
Konak / Alsancak | İZMİR

0 (232) 464 2207

Telefonla İrtibata Geçebilirsiniz
turan@uckunlaboratuvari.com

Pts-Cts*: 08:30 - 19:00

*Cumartesi günleri 15:00'e kadar açığız

Pfizer-BioNTech ve Moderna’nın mRNA Aşıları

mRNA AŞILARI

mRNA Aşısı Üreten Firmalar

BioNTech SE, merkezi Almanya’da bulunan ve 2008 yılında, Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci adlı 2 Türk tarafından kurulan, halka açık bir biyoteknoloji merkezidir. Bulaşıcı hastalıklar, kanserin tedavisi ve koruyucu aşılar için mRNA (mesajcı Ribo Nükleik Asit)  kaynaklı ilaç ve aşılar üretmektedir.

Amerikan ilaç şirketi Moderna da, ABD – Cambridge, Massachusetts’de 2010 yılında kurulmuş olan biyoteknoloji merkezidir. Bu şirket de 2020 yılından itibaren COVID-19 salgını nedeniyle mRNA aşısı üretmeye başlamıştır.

ugur sahin ozlem tureci

Aşıların Koruyuculuğu ve Saklanmaları

COVID-19 salgını nedeniyle, aşının orijinal geliştiricisi olan BioNTech, üretim partneri olarak Alman Pfizer ilaç şirketi ile anlaşma yapmış, ve ürettikleri aşının koruyuculuğunun %95 olduğunu belirtmiştir. BioNTech aşının saklanması ve taşınması için gerekli ısı, -70 derece olduğundan, saklanması için kuru buz depoları ve taşınması için de kuru buz araçları gerekmektedir.

Moderna da, ürettiği aşının koruyuculuğunun %94.5 olduğunu belirtmiştir. Aşı, oda ısısında 12 saat, buzdolabında 2 ila -8 derecede 30 gün ve -20 derecede 6 ay saklanabilmesi nedeniyle BioNTech’e karşı üstünlük sağlamıştır.

mRNA Aşılarının Üretilmesi

mRNA aşısındaki olay; virüse gereksinim olmadan, SARS-COV-2 virüsünün yüzeyinde bulunan ve “corona” (taç) olarak isimlendirilen dikensi mızrak şeklindeki (spike) proteinlerin yapısı hakkında bilgi içeren mRNA’nın, laboratuvar ortamında kimyasal yöntemlerle hazırlanarak hücrelerimize verilmesi ve hücrelerimizin de bu yabancı proteine karşı savunma molekülleri içeren antikorları üretmesidir.

3 2 4

Yukarıdaki resimlerde, virüs ve spike (mızrak) proteinler şematize edilmiştir.

mRNA aracılığı ile hücrelerimize verilen bilgi ile, vücudumuzun PATOJEN CORONA VİRÜSÜNÜ OLUŞTURMASI OLASI DEĞİLDİR! Çünkü virüsün enfeksiyona neden olan genetik yapısı değil, sadece dış kılıfındaki mızrak şeklindeki proteinin yapısı vücuda verilmektedir.

Vücudumuza giren dikensi proteinlerin kodlarını taşıyan mRNA’nın vücutta oluşturduğu antikorlar, COVID-19 etkeni virüs vücuda girdiğinde, onu düşman olarak algılar, savaşarak yok etmeye çalışır ve virüsü, belirtilerini gösteremeden etkisiz hale getirir.

Diğer aşılardaki etki arttırıcı yardımcı maddeler gibi, mRNA aşılarında da mRNA’nın vücudumuzdaki hücrelere girmesini ve sitoplazmaya ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla, yardımcı madde olarak boyutları 100 nanometrenin altında olan lipid nanopartikülleri kullanılır.

Sansasyon yaratmak isteyen bazı bilim adamları, hücrelere giren bu mRNA’nın, insan hücre çekirdeğine de girerek insan DNA’sına entegre olacağını ve DNA’larımızın yapısını değiştireceğini ileri sürmüşlerdi. Bu tür açıklamalar bilimsellikten uzak olmakla beraber gerçeği yansıtmayan ifadelerdir. Hücre sitoplazmalarına giren mRNA, hücre içinde uzun süre kalamaz. Genetik şifresini hücre ribozomlarına verdikten 24-48 saat sonra, hücrelerin sitoplazmasındaki RİBONUKLEAZ enzimleriyle yapıları bozulur. Hücre çekirdeğine girerek insan hücrelerinin DNA’sına entegre olarak (yapışarak) rekombinant oluşturamaz. Yani, DNA’mızın bir parçası olamaz.

Pfizer/BioNTech ve Moderna’nın geliştirdiği mRNA COVID-19 aşıları da (ölü aşılar gibi) COVID-19 enfeksiyonuna neden olmaz.

Aşı Olanlarda Görülen Yan Etkiler

FDA’nın (Food and Drug Administration) “Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi” (ülkemizde bu görevi Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) üstlenmektedir), yaptığı açıklamalara göre; mRNA aşısı uygulanan kişilerde, enjeksiyon yapılan yerde, eklemlerde,  kaslarda ağrı, vücutta yorgunluk hissi, ateş, titreme ve baş ağrısı, göz çevresinde şişlik ve kızarıklık, vücutta alerjik reaksiyonlar meydana gelmekte ve bu yan etkiler birkaç gün devam etmektedir.

Yapılan bir diğer açıklama da, bu yan etkilerin 3-4 hafta sonra yapılan ikinci doz aşı uygulamasından sonra daha da fazla görüldüğü yönündedir.

Moderna şirketi, aşı olanların, koronavirüs enfeksiyonunu, grip benzeri hafif belirtilerle geçireceklerini belirtmiştir.

Pfizer/BioNTech ve Moderna’nın ürettiği aşı olanlarda, önceleri endişe verici herhangi bir yan etki bildirilmemişti ancak; son zamanlarda, Avrupa ve Amerika’dan, BioNTech ve Moderna’nın geliştirdiği mRNA aşısı yaptıranlardan ölüm haberleri gelmeye başladı.

Norveç’te mRNA aşısı yapıldıktan sonra yaşamını yitiren 23 kişiden 13’ünün huzurevinde yaşadığı ve 80 yaş üstünde olduğu, ölenlerden 2 kişinin de gene  huzurevinde yaşayan ancak 50 yaş üstünde olduğu belirtilmişti. Daha sonra aşı olduktan sonra ölenlerin toplam sayısının 33’e yükseldiği kaydedildi.

Portekiz’de, 41 yaşındaki bir hemşire, mRNA aşısı olduktan 2 gün sonra hayatını kaybetmişti.

Belçika’da, 82 yaşında ve sağlık sorunları olan bir kişininmRNA aşısı yapıldıktan 5 gün sonra hayatını kaybettiği bildirilmiştir.

Almanya’dan da can kayıpları olduğu bildirilmiş ancak, salgına ilişkin durumu takip eden Paul Ehrlich Enstitüsü gerçek sayıyı açıklamamıştır.

Pfizer-BioNTech aşısının sağlık görevlilerine yapıldığı ABD’de, ilk doz aşısını  olan bir doktorun, aşı olduğunun 3. gününde el ve ayaklarında küçük lekeler çıkmış ve doktor 2 hafta sonra ölmüştür.

Avrupa ve Amerika’dan peş peşe gelen ölüm haberleri sonrası olaylara ilişkin soruşturmalar başlatılmış olup, sonuçları merakla beklenmektedir.

Aşılarla İlgili Bilinmeyenler

Bu arada; aşı üreten tüm ülkeler, aşı üretimlerini bilemediğimiz bazı nedenlerle yavaşlatmışlardır. Bunun nedeni; İngiltere, Brezilya ve Güney Afrika’da oluşan, hızla yayılan ve daha da ölümcül olan mutant (genetik yapısı değişmiş) suşların ortaya çıkması olabilir.

Çünkü; üretilen mRNA aşılarının, bu suşlara karşı koruyucu antikor oluşturup oluşturmadığı ve bağışıklık oluşturma olasılığının %’de kaç olduğu konusunda henüz kesinlik kazanmış bir bilgi yayımlanmamıştır.

Bu arada; Türkiye’de uygulanan SinoVac markalı COVID-19 aşısının yeni oluşan mutant suşlara karşı da etkili antikor ürettiği ve aşı olanlarda, aşının etkisiyle herhangi bir ölüm olayına rastlanmadığı açıklanmıştır.

1,5 yıldan bu yana tüm dünyanın başa çıkmaya çalıştığı COVID-19 salgının bilinmeyen ve açıklığa kavuşturulması gereken birçok gizemleri var olup, bu gizemler zamanla daha da çok olacaktır.

Örneğin, değişik yöntemlerle üretilen aşılarla aşılanan kişilerin, bağışıklığının ne kadar süre devam edeceği,

Yapılan ilk 2 aşıdan sonra yapılması gereken tekrar aşılarının ne zaman yapılması gerektiği kesinlik kazanmamıştır.

COVID-19 enfeksiyonuna yakalanan ve iyileşerek antikor üreten bir kişinin aynı virüs ya da mutant bir corona virüs enfeksiyonuna yeniden yakalanıp yakalanmayacağı da bilinmemektedir.

Bazı uzmanlar, corona virüs enfeksiyonuna karşı hazırlanan aşıların (grip aşısı gibi) her yıl güncellenmesi gerekebileceğini ileri sürüyorlar.

Zamanın, yapılan ve yapılacak bilimsel çalışmaların, çalışmalarla edinilen tecrübelerin, konu hakkında birçok bilinmeyenleri çözmesini ve tüm insanlığın eski hür günlerine kavuşmasını diliyorum.

Hep birlikte özellikle maske-mesafe ve hijyen gibi zorunlu kurallara uyarak, bu ölümcül salgınla baş edebileceğimizi ve sonunda da tüm dünya insanları olarak bu illetten kurtulabileceğimizi umuyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir