Kültür Mah. Kemahlıoğlu Apt.
1392 Sok. No:7, Kat:4, Daire:8
Konak / ALSANCAK | İZMİR
Telefonla İrtibata Geçebilirsiniz
turan@uckunlaboratuvari.com
*Cumartesi günleri 15:00'e kadar açığız
İnsülin yapımındaki yetersizlik veya yapılan insülinin etkisini engelleyen faktörlerin varlığına bağlı olarak ortaya çıkan bir sendromdur. İnsülin, pankreasta üretilen ve şekerin hücrelere girmesini sağlayan bir hormondur. İnsülin yetersizliği veya etkisizliği, bir yandan hücrelerin şekeri enerji kaynağı olarak kullanmasını engeller, diğer yandan da kan şekerinin yükselmesine (hiperglisemi) neden olur. Bu durumda, hücreler enerji gereksinimlerini başka yollardan karşılamaya başlarlar. Bu esnada oluşan metabolik artıklar ve yüksek kan şekerinin doku proteinleri ile birleşmesi, hastalığın yol açtığı bir çok bozukluklardan sorumlu tutulmaktadır.
Yazı İçeriği:
ToggleNedenleri ve başlangıç zamanına göre şeker hastalığı başlıca iki tipe ayrılır: Tip I Diyabet, çok genç yaşlarda başlar. Bu tipte, pankreasta üretilen insülin miktarı çok düşüktür veya üretim tamamen durmuştur. İnsülinsiz kontrolü mümkün değildir. Tip II Diyabet, yetişkin yaşlarda başlar. Burada insülin üretiminin eksikliğinden ziyade, üretilen insülin gerektiği şekilde etki gösterememektedir. Dikkatli bir diyet ve sporla kontrol edilebilir.
Ayrıca yatkınlığı olan kişilerde, gebelikte üretilen bazı hormonlara ve metabolik yükteki artışa bağlı olarak gebelik sırasında ortaya çıkan ve gestasyonel (gebelik) diyabet adı verilen bir diyabet çeşidi daha vardır. Bu tip diyabette, kan şekeri hamilelik sonrasında genellikle normale döner. Ancak bu kişilerin yaklaşık % 40’ında, sonraki 15 yıl içerisinde Tip II diyabet gelişir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde beş milyon kişinin diyabetli olduğu biliniyorken, bir o kadar kişinin de tanısı konmamış diyabeti olduğu tahmin edilmektedir. Bu derece sık görülen bir hastalık olmasına rağmen, genellikle tanısının konması gecikmektedir. Bu nedenle şeker hastalarının büyük bir kısmında uzun süreli kan şekeri yüksekliğine bağlı olarak, zararlar (komplikasyonlar) ortaya çıkmaktadır. Bu zararlar, yaşam süresi ve kalitesini etkilediğinden, riskli bireylerin (şişmanlar ve ailesinde şeker hastalığı olanlar) taranarak, hastalığın erkenden teşhisi ve hastaların sıkı bir şekilde takibi büyük önem taşımaktadır.
Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü’nün 65,000 kadın üzerinde yaptığı araştırma; fazla şeker ve az lifli gıda alan kadınların şeker hastalığı riskinin, bu gıdaları az alanlara göre daha fazla olduğunu göstermiştir. Kola gibi içeceklerin, beyaz ekmek, pirinç ve patatesli gıdaların da şeker riskini fazlalaştırdığı bilinmektedir. Kilosu normalden %20, %30 fazla olanları insüline bağlı olmayan şeker hastalığı riski de fazlalaşır. Dengeli beslenme ve spor yaparak 8-9 kilo kaybetmek kandaki glikoz oranını normale yakın muhafaza etmeye yardımcı olabilmektedir.
Şeker hastalığı (diabetes mellitus), vücudun şeker oranının kontrolden çıkması olarak adlandırılabilir. Daha az görülen ( diabetes insipidus) hormon dengesizliğinin böbrekler üstündeki etkisidir. Her iki şekildeki şeker hastalığının da ana arazı kandaki şeker miktarının normalin üstüne çıkmasıdır.
Şeker hastalığı, insülinin kandan ayrılıp hücrelere taşınamamasından kaynaklanır. Vücut insülin yapmağa devam ederken, bazı nedenlerden dolayı, hücreler insülini almadığından yeterli miktardaki glikoz da dokulara ulaşamamaktadır. Bu nedenle glikoz kanda toplanıp fazlalaşmağa başlar. Kontrol altına alınmazsa kalp hastalığı, böbrek fonksiyonlarında bozukluk ya da katarakt gibi çok ciddi sağlık sorunları oluşabilir.
Örneğin;
Chromium: Bu mineral insülinin kandaki şeker düzeyini kontrol etmektedir ve hastalığı önlemektededir.
Zinc (çinko): Eksikliği, şeker hastalığı riskini arttırır. Çinko, vücuttaki insülin metabolizmasında en önemli rol oynayan mineraldir.
E ve C vitaminleri oksidasyonu engelleyerek şeker hastalığı riskini de azaltırlar. E vitamini şeker oranını azaltır, C vitamini de şeker oranını düzenlemekte etkilidirler. Magnezyum: Yaşlılarda glikoz toleransını dengeler.
DSÖ`nün resmi internet sitesinde yayımlanan rapora göre, dünya genelinde diyabet hastası sayısı 220 milyona ulaşırken, yüksek kan şekerinden kaynaklanan sorunlardan çoğunluğu az ve orta gelir düzeyindeki ülkelerden her yıl 3,4 milyon insan hayatını kaybediyor. DSÖ`nün projeksiyonuna göre, diyabetle mücadelede daha etkili tedbirler alınmadığı takdirde, 2030 yılına kadar bu sayının iki katına çıkması bekleniyor.
Bugün dünya nüfusunun %2.1 i şeker hastası ise de önümüzdeki üç sene içinde %3 artma göstereceği beklenmektedir. Büyük kısım da dünya nüfusunun %61’ini oluşturan Asya’da görülecektir. Dr. Faul Zimmet‘in Diabetic Medicine dergisinde yazdığı makaleye göre, tıp dünyasını endişelendiren konu, hastalığın kendisiyle mücadele edecek tıp imkanlarına sahip olmayan ülkelerde artış göstermiş olacağı. Şeker hastalığının sebep olduğu, böbrek hastalıkları, felç, kalp krizi, körlük ve sinir sistemi hasarları, bir çok ülkenin en önemli sağlık sorunları olacaktır.
Online Eğitimler
Yeni Adresimiz:
1392 Sok. Kemahlıoğlu Apt.
No: 7 Kat:4 Daire:8
Konak - ALSANCAK | İZMİR